
28 Nisan 2013 Pazar
Normandie Gemisi

23 Nisan 2013 Salı
SİMO HAYHA (BEYAZ ÖLÜM)
Tarihe en fazla adam öldüren keskin nişancı olarak geçmiştir.
Nam-ı değer beyaz ölüm. Kış Savaşı boyunca(1939-1940) keskin nişancı olarak Fin Ordusunda Kızıl Orduya karşı görev yaptı. Hava sıcaklığının -40 ile -20 °C arasında iken beyaz kamuflajı ile doğrulanmış 505 doğrulanmamış 37 Sovyet askerini öldürmüştür. Bu rakamlardan gerçek sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Fin – Rusya savaşında 100 günden az zamanda bu kadar kişiyi öldürmesi, Rusların ilgisini çekmiş askerleri korkutan bu keskin nişancı için önce bir keskin nişancı, sonra bir keskin nişancı grubu o da yeterli olmayınca da bir bölük asker göndermişlerdir. Bembeyaz giyinen ve nefesi karda belli olmasın diye kar çiğneyen bu akıllı asker, Rusların korkulu rüyası olmaya devam etmiş ta ki şarapnel parçası çenesini dağıtıncaya kadar. Ölmesine kesin gözüyle bakılan Simo 3 ay sonra barışın ilan edildiği gün hastahanede uyanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başarılı bir geyik avcısı ve köpek yetiştiricisi oldu ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Urho Kekkonen ile avlandı. Simo Häyhä, güneydoğu Finlandiya'da, Ruokolahti'de, Rus sınırına yakın bulunan küçük bir köyde ömrünün son yıllarını geçirmiştir.
22 Nisan 2013 Pazartesi
Mustafa Kemal'in Edremit Ziyareti
15 Nisan 2013 Pazartesi
13 Nisan 2013 Cumartesi
Şehitlik Bildirimi
ÇANAKKALE SAVAŞINDA ŞEHİT OLAN ASKERLERİN AİLELERİNE GÖNDERİLEN ŞEHİTLİK BİLDİRİMİ
21. Alay 1. Tabur 1. Bölük, zevciniz Yüzbaşı Kazım Efendi, 14 Nisan 1331 (Rumi) tarihinde Seddülbahir Muharebesi'nde bir Osmanlı Askerine yakışan kahramanlık ve fedakarlıkla şehit oldu.
Din-i Celil-i İslam'ın ve mukaddes vatanın müdafaası uğrunda hayatını feda edenlerin arkalarında bıraktıklarına düşen vazife ye's ve fütur (yas ve üzüntü) değil, fahr ve sürurdur. (övünç ve sevinçtir)
Bütün arkadaşları gibi merhumun da kıymetli hatırası yalnız daha büyük ailesi olan ordunun kalbinde ebediyen saklı kalacağına ve intikamının düşmanlarımızdan alınacağına emin ve bununla müteselli olunuz.
Muhterem şehidin bütün yakınları ve sevenleri için Allah'tan ecir ve sabır tazarru ederek beyan-ı hürmet eylerim.
Başkumandan Vekili Enver."
10 Nisan 2013 Çarşamba
Osmanlı Padişah Tuğraları

Tuğra’nın Farsçası (Nişan) ve Arapçası (Tevkî) dir. Osmanlılarda Tuğra, hükümdarın ismini havi alâmeti demektir.



Osmanlılarda tuğranın ilk şekline dair bu izahatı verdikten sonra tuğra çekmek selahiyeti hakkında kısaca malumat verelim. Osmanlılarda tuğrayı Nişancı veya Tevkiî denilen ve ilk devirlerde Divânı Hümâyun Dairesinin şefi olan Tuğraî çekerdi. Bunun memuriyeti hakkında Osmanlı vesikalarında Tuğraî, Tevkiî ve Nişancı tabirlerinin her üçü de kullanılmıştır; bu hususta bir kaide yoktur. On altıncı asrın ilk yarısından sonra Tuğraî tabiri kullanılmamış ve on sekizinci asırdan itibaren ise (Tevkiî) ıstılahı teammüm etmiştir.
Kaynak--> http://www.ttk.org.tr
7 Nisan 2013 Pazar
Piri Reis'in Haritaları
15. yüzyıl da yaşamış olan ve yaşadığı dönem boyunca ilklere imza atan Piri Reis malesef 80 küsür yaşında idam edilmiştir.
Google Türkiye temsilcileri ise bunu unutmayıp, Piri Reis'in ölüm yıl dönümünü kutlamak amacı ile Google Türkiye sayfasına Piri Reis'in özel logosunu eklemiştir.
Tunus Haritası
Venedik Haritası
Sicilya Haritası
Nil Nehri Haritası
Malta Haritası
İstanbul Haritası
Ayrıca bakınız --> 2013 Piri Reis Yılı ve Piri Reis'in Dünya Haritası
4 Nisan 2013 Perşembe
Yunus Emre'nin bilinmeyen şiirleri bulundu

Kırşehir'e geldiğinde yaptığı incelemede, kitaplardan birinin Yunus Emre Divanı olduğunu gördüğünü ifade eden Köksal, şiirleri incelemeye aldığını dile getirdi.
Lisans öğrenciliğinden bu yana Yunus Emre hayranı olduğunu ve onun üzerine araştırmalar yaptığını, dikkatli bir inceleme ve karşılaştırmalar yaptığında, 17 şiirin daha önce yayınlanmadığını gördüğünü vurgulayan Köksal, şöyle konuştu:

Kitapta 200'ün üzerinde şiir olduğunu aktaran Köksal, Anadolu'da, Yunus Emre ve diğer şairlerin daha bulunmamış bir çok şiir ve eserinin olabileceğini tahmin ettiğini kaydetti.
2 Nisan 2013 Salı
Saltanatın Acı Reçetesi: Kardeş Katli

Osman Bey öldüğünde oğlu Orhan Bey, kardeşi Alaeddin Bey'e ülkenin ortak bir biçimde yönetilmesini teklif etmişti. Alaeddin Bey ise Osmanlılarda saltanat anlayışının temelini atacak olan şu sözleri sarf ederek yönetimi kardeşi Orhan'a teslim etmiştir: " Bir sürüye bir çoban, bir devlete bir baş gerek"
Bu anlayış artık hanedanda ikinci bir gücün yer alamayacağı anlamına geliyordu. Orhan Bey'den sonra I.Murad, saltanat davasına girişen kardeşleri İbrahim ve Halil Beyleri öldürterek Osmanlı Hanedanı'nda ilk kardeş katlini gerçekleştirdi. Ayrıca Bizans ile işbirliği yapan oğlu Savcı Bey'i de öldürttü. I.Murad'dan sonra Yıldırım Bayezid, başkaldırma ihtimaline karşı askeri gücü bulunan kardeşi Yakub Bey'i ortadan kaldırttı.
Kardeş katli devletin gidişatını sağlayan bir uygulama olduğundan Fatih Sultan Mehmed tarafından kanunlaştırıldı. Hanedandaki belirsizlik ortadan kaldırılıp gidişat yoluna koyuldu. Fatih, kanunnamesinde şöyle diyordu:
Evladımdan her kimesne (kime) saltanat müyesser (nasip) ola, karındaşların nizam-ı alem (dünyanın düzeni) için katl etmek münasiptir (uygundur). Ekser-i ulema (alimlerin geneli) dahi tecviz vermiştir (caiz görmüş,onaylamıştır). Anınla amil olalar (böyle uygulasınlar).”

İslamiyet öncesindeki Türk devletleri kardeşler arasında bölündüğünden düşmanları için kolay birer av olmuşlardı. Devlet içinde karışıklık çıkartmak düşmanlar için kolaydı. Ancak bu sistem ile birlikte bir kardeş öldürülerek onun, etrafında diğer Müslümanlardan asker toplayıp iç savaş çıkartması ve böylece binlerce Müslümanın kanının dökülmesi önlenmiş oluyordu. Düşmanlara kolay bir lokma olmamak için getirilen kardeş katli sistemi, aslında ülkenin bütünlüğünü kardeşlerinin kanına tercih eden Osmanlı padişahları için bir fedakarlık göstergesidir. Devletin varlığı ve birliği için kardeş katli Osmanlılar için kaçınılmaz bir çare, bunu kanun haline getiren Fatih Kanunnamesi de acı bir reçetedir.
Şehzade Mustafa'nın öldürülmesinin tasviri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)