Bundan tam 200 yıl önce, 15 Aralık 1809’da, imparatoriçe Josephine ünlü imparator Napoleon’un verdiği boşanma senedini imzaladı, daha doğrusu imzalatıldı. Güya falcılar kendisine çok daha önce “Kraliçe olacaksın, taç giyeceksin fakat bedbaht ve hüsran içinde öleceksin” demişlerdi. İhtilal sırasında Barras’ın metresiydi. Bu Fransa’da yarı resmi bir unvandır.

Napoleon karısını her zaman sevdi, Josephine de onu. Bu çift Avrupa saraylarına yeni bir düzeni getirdiler. 1805’te imparator olarak İtalya’dan davet edilen Papa’nın elinden taç giydi ve Josephine’e tacını da kendi giydirdi. Josephine duldu, önceki evliliğinden bir kızı vardı: Hortense de Beauharnais. Bu kız bir müddet sonra Napoleon’un kardeşi Louis ile evlendi ve doğan çocukları ilerde Louis Bonaparte olarak önce Fransa’nın cumhurbaşkanı, sonra da III. Napoleon unvanı ile imparatoru oldu. Kendisini amcası ve aynı zamanda da üvey dedesi büyük Napoleon’dan ayırmak için dili uzunlar “Petit Napoleon- küçük” ünvanı ile anarlar.
Giysiler inceldi, banyoya küvet girdi
Karısını boşayan imparator, Avusturya Habsburglarından bir gelin aldı: İmparator I. Franz’ın kızı Marie Louise. Doğan çocuk mutsuz yaşadı. 1815 Viyana Kongresi’nden sonra Napoleon’un kurduğu Avrupa’yı yıkan antlaşma; İtalya’nın Toscanası’nı bu prensese veriyordu. Tabii ne İtalya hayatından memnundu, ne prenses ne de Avusturyalılar...

Bu bir ilginç çiftti. Avrupa bir dul imparatoriçe tanıyordu. İhtilal sadece siyasi rejimi değil, kılık kıyafeti, ev mobilyasını dahi değiştirmişti. Napoleon ve Josephine ise “ampire” dediğimiz Roma imparatorluk modasını getirdiler. Kılık ve kıyafetler hayli hafifledi, çamaşırlar inceldi; asıl önemlisi banyo odalarına Roma tipi bir küvet kondu çünkü Josephine de Napoleon da bazen günde iki-üç kere yıkanıyorlardı. Fransız üst sınıfları için alışılmadık bir manzara...
İlber Ortaylı
(Milliyet, 13.12.2009)