Beşinci Mehmed Reşad Osmanlı
İmparatorluğu’nun tahtına oturan 35. Padişahtı. II. Abdülhamid tahtan
indirildikten sonra ağabeyinin yerine
geçtiğinde 65 yaşındaydı. İmparatorluğun en sıkıntılı dokuz yılında tahtta kaldı. İttihat ve
Terakki’nin güçlü iktidarının her dediğini yaptığı, önüne ne gelirse imzaladığı
için halk arasında adı ‘’Dolmabahçe noteri’’ne çıksa da halk Sultan Reşad
devrinin ilk yıllarında yaşadığı bolluğu ve özgürlüğü hep hayırla ve özleyerek
hatırlayacaktı. Balkan savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nın yok olma sürecini
hızlandırdığı yaşlı imparatorluğun ihtiyar padişahı 1918’e gelindiğinde
çökmüştü. Tahttan indirildikten sonra uzun yıllar göz hapsinde tutulduğu
Beylerbeyi Sarayı’na ölen ağabeyi II. Abdülhamid’in 10 Şubat 1918’de vefatı onu
daha da sarsmıştı.
Ağabeyinden sonra 4 ay 21 gün daha yaşayan
Sultan Reşad, 3 Temmuz 1918 Çarşamba günü vefat etti. Naaşı Topkapı Sarayı’na
getirildi. Hırka-i Saadet dairesi önünde son görevleri yerine getirildikten
sonra Kabe örtüsüne sarılı tabutu askerlerin omzunda saraydan çıkartıldı.
Ağabeyi II. Abdülhamid’in cenazesinde, tahttan uzak olmasına rağmen dirayetli
bir idareci olduğunu anlamış olan İstanbullular ‘’Bizi bırakıp nereye
gidiyorsun?’’ diye arkasından
ağlamışlardı. Sultan Reşad’ın cenazesi de en az ağabeyininki kadar gösterişli
olsa da İstanbullular cenaze alayına ancak sarayın dış kapısı olan Bab-ı
Humayun’dan çıktıktan sonra katılabildi.
III. Ahmed Çeşmesi’nin bulunduğu meydanda
biriken kalabalık; tabutu takip eden veliaht, diğer şehzadeler devlet erkanı;
padişahın sağlığında en yakını olan yaverleri, ordu kumandanları
ilerlemekteydiler. Beyaz ceketli üniformaları, tuğlu beyaz kalpakları ve sırma
kordonlarıyla kalabalığın önünde ilerleyen yaverler hüzünlü manzaraya ayrı bir
ihtişam katıyorlardı. Onların hemen önünde ise Enderun görevlilerinden ikisi
içinde öd ve sandal ağacı yakılan som altından iki buhur taşıyordu.
İstanbul’daki pek çok tekkenin şeyhi de cenaze alayında hazır bulunmuştu.
Alemdar Caddesi’nden geçen cenaze alayı Saadeddin Paşa’nın konağının, Hamidiye
sebilinin, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’nin ve Alayköşkü’nün önünden geçerek
Sirkeci’ye doğru ağır ağır ilerledi. Cenaze merasiminden dolayı caddede tramvay
seferleri iptal edilmişi otomobil trafiği yasaklanmıştı. Sirkeci’de hazır
bekleyen bir istimbota yerleştirilen tabut rıhtımdan ayrılarak Eyüpsultan’a
hareket etti.
Yaşlı padişah henüz hayattayken saray
başmimarı Kemaleddin Bey’e zarif bir türbe inşa ettirmişti. Uzun yolculuktan
sonra cenazesi ebedi istirahatgahına bırakıldı. Yaşlı padişah henüz
defnedilmeden, 4 Temmuz günü tahta geçen 58 yaşındaki Mehmed Vahideddin’in o
korkunç günlerde tahta geçişinin nasıl bir talihsizlik olduğunu özetlercesine
söylediği rivayet edilen ‘’ Tahta değil kubura oturduk!’’ sözleri ibret alınacak
bir cümledir. Sultan Mehmed Reşad ise tahtında ve memleketinde vefat ederek
İstanbul’a gömülen son Osmanlı padişahı oldu.
Yazanà
Ayşe Nur KARA
Kaynakà
NTV Tarih Temmuz 2012 syf:60-61
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder