Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı’na girmesinde önemli rol oynayan Yavuz (Goeben) zırhlısı 48 yıl önce bugün (18 Aralık 1969) jilet yapılmak üzere MKE’ye satıldı.
Bir Zamanlar Bugün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bir Zamanlar Bugün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
18 Aralık 2017 Pazartesi
Yavuz Zırhlısının Sonu
Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı’na girmesinde önemli rol oynayan Yavuz (Goeben) zırhlısı 48 yıl önce bugün (18 Aralık 1969) jilet yapılmak üzere MKE’ye satıldı.
30 Aralık 2013 Pazartesi
30 ARALIK 1916 - RASPUTİN ÖLDÜ
97 sene önce bugün -
30 ARALIK 1916 - RASPUTİN ÖLDÜ
Rus Çarlığı’nda iç ve dış politikada büyük nüfuzu olan ruhani lider Rasputin, Çar II. Nikolay'ın yeğeninin kocası Prens Yusupof ve kuzeni Grandük Dimitri Pavloviç tarafından öldürüldü. Kraliyet ailesini skandallara boğan "saray danışmanı" Rasputin’in cesedi Şubat Devrimi sonrasında mezarından çıkarılıp yakılacaktı.
1872 doğumu olduğu tahmin edilen Rasputin, küçük yaşlarda okula gittiyse de okuma yazma öğrenmedi. Keşiş olacaktı fakat muhtemelen evlenmek için manastırı terketti. 18 yaşında gittiği Verkhoutre Manastırı'nda edindiği inanca göre, kişi Tanrı'ya en çok "kutsal ihtirassızlık" anlarında yakın oluyordu ve bu haleti ruhiyeyi yakalamanın en iyi yolu da uzun bir sefahat süreci geçirip seksüel olarak bitap düşmekti.
19 yaşında evlendi ve 20'li yaşlarında Rusya, Yunanistan, Ortadoğu ve Kudüs'e seyahatler yaptı, buralarda vaazlar veriyor, geleceği görebildiği ve hastaları iyileştirebildiği gerekçesiyle köylülerin ona sağladıklarıyla geçiniyordu.
1903'te Sankt Petersburg'a geldi ve ve iki sene sonra kraliyet ailesiyle tanıştı. 1908'de Çar II. Nikolay ile eşi Aleksandra Fyodorovna tarafından tek oğulları Aleksey'in hemofili nöbetini iyileştirmesi için saraya çağrıldı. 4 yaşındaki çocuğun acısını onu muhtemelen hipnotize ederek dindirince, kendini saraya iyice bağlamış oldu.
Fiziksel temasın arındırıcı ve iyileştirici bir etkisi olduğuna inanan Rasputin'in yaşantısı 1911'de bir skandal halini almıştı. Yine de 1915'te Çar II. Nikolay cepheye gidince eşinin danışmanı olarak gücünün doruğuna ulaştı. 1916'da kraliyet ailesinin repütasyonuna daha fazla zarar vermemesi için Çar'ın yakınları tarafından önce zehirlendi, sorna vuruldu en sonunda nehre atıldı. Otopsisi, ölümünün boğularak gerçekleştiğini kanıtladı ve tartışmalı ölümü, Aleksandra'nın elini güclendirse de birkaç hafta sonra rejim devrildi.
Kaynak--> Yaşarken Yazılan Tarih
28 Ağustos 2013 Çarşamba
"Bir Hayalim Var" konuşmasının 50. yılı
28 AĞUSTOS 1963
Amerikalı insan hakları savunucuları “İş ve Özgürlük için Washington’a Yürüyüş”ü eylemi yaptı. Birçok kişinin konuşma yaptığı ve Josephine Baker, Joan Baez, Bob Dylan, Mahalia Jackson gibi isimlerin sahne aldığı eyleme 200 bin kişi katıldı. Martin Luther King Jr., ünlü “I Have a Dream” (“Bir Hayalim Var”) konuşması ile bu olaya damgasını vurdu. Aslında konuşmacılardan hiçbiri -öğle saatlerinde gazetecilerin eylemi terk edeceklerini düşünerek- sonuncu konuşmayı yapmak istememiş fakat King buna razı olmuştu. 4 dakika olması planlanan konuşma 16 dakika sürdü ve Mahalia Jackson'ın kürsüdeki King'e "Onlara hayalinden bahset Martin" diye seslenmesiyle şekillendi.
King, bundan birkaç sene sonra, 4 Nisan 1968’de öldürülecekti.
Kaynak--> NTV Tarih
15 Ağustos 2013 Perşembe
Japonya'nın Teslim Olması
15 AĞUSTOS 1945
İmparator Hirohito, radyodan yaptığı konuşmada Japonya’nın teslim olduğunu açıkladı. Böylelikle ilk defa, bir Japon imparatorun sesi radyodan duyuluyor ve daha önemlisi 2. Dünya Savaşı fiilen son buluyordu. Açıklama ABD’de büyük sevinç yarattı. Japonya 2 Eylül 1945'te resmen teslim oldu ama 14 Ağustos Amerikan tarihinde "V-J Day" yani "Japonya Zaferi Günü" olarak geçer. Açıklamanın Japonya için 15, ABD için 14 Ağustos günlerine denk gelmesi aradaki zaman farkı nedeniyledir.
6 Ağustos 2013 Salı
Japonya'ya Atılan Atom Bombası
6 AĞUSTOS 1945
İlk atom bombası ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima kentine atıldı. Atom bombası “Little Boy,” sadece ilk anda 70 binden fazla insan öldürdü. “Fat Man," iki gün sonra Nagazaki’de 40 binden fazla insanın hayatına maloldu.
29 Mayıs 2013 Çarşamba
29 MAYIS 1453
Osmanlı ordusu öğlene doğru saatlerde İstanbul'a kısmen hakim oldu. Beraberindeki 200 yeniçeri ile şehre giren Fatih Sultan Mehmed, öncelikle Ayasofya'ya doğru yöneldi, burada şükür namazı kıldı ve yapının camiye dönüştürülmesi için çalışmalara başlanmasını emretti.
(Fethin 500. yılında Hürriyet gazetesinin birinci sayfası.)
25 Mayıs 2013 Cumartesi
25 Mayıs 1954
Türkiye, Osmanlı borçlarının son taksidini ödedi. Osmanlı Devleti döneminde ilk dış borç, 1855'te Kırım Savaşı sürerken alınmıştı. Türkiye'nin ödemeyi üstlendiği borç, 84,6 milyon Osmanlı lirasıydı.
27 Aralık 2012 Perşembe
27 Aralık Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi
Birinci Dünya Savaşı sonunda yurdumuz yenilmiş sayıldı. Sevr Antlaşmasına göre yurdumuzun düşmanlar tarafından bölünmesi kararlaştırıldı. Urfa, Antep, Maraş, Adana, Antalya ve Osmanlı Devleti’nin merkezi İstanbul işgal edildi. Yunanlılar 15 Mayıs 1919’da İzmir’e girdiler.
Yurdumuzu bu durumdan kurtarmak ve halkla el ele vermek için, Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılanan Atatürk, 12 Haziran 1919’da Amasya’ya geldi. Burada alınan kararlar 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi olarak yayınlandı.
Daha sonra Erzurum’a geçen Atatürk, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresini, 4 Eylül 1919’da da Sivas Kongresini topladı. Bu kongrelerde milli iradeye dayalı hükümet kurulması ilk hedef olarak belirlendi. Tüm illere telgraflar çekilerek halkın kendi adına karar verecek temsilcileri seçmesi istendi. Seçilen temsilcilerin toplanacağı bir yer gerekliydi. Ankaralılar Atatürk’ü ve temsil heyetine seçilenleri Ankara’ya davet ettiler.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın en iyi Ankara’dan yönetileceği inancındaydı. Yurdumuzun tam ortasında ve cephelere de eşit uzaklıktaydı. Tüm illerde haberleşme ve ulaşım olanağı yoktu. Bu düşüncelerle Atatürk ve temsil heyetinin üyeleri 27 Aralık 1919’da saat 14.00’de Dikmen sırtlarından Ankara’ya geldi.
Ankara ve çevresinin tüm halkı, Atatürk’ü ve temsil heyeti üyelerini büyük sevgi ve sevinç gösterileri ile karşıladılar. Davullar çalındı, oyunlar oynandı, seğmenler gösteriler yaptılar.
Bu karşılama Ata’yı çok duygulandırmış, tüm karşılayanlara teşekkür ederek içinde bulunduğumuz durumu, bundan nasıl kurtulacağımızı belirten bir konuşma yapmıştı.
O yıllarda Ankara’da yayınlanan haftalık Ankara Dergisi, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da karşılanışını 29 Aralık sayısında şöyle yazıyor : “Karşılama hazırlıkları üç gün önceden başladı. Ankara’nın her yanında bir şenlik, bir bayram havası yaşanıyordu.” O günleri yaşayan Naşit Hakkı, Mustafa Kemal’in gelişini şöyle anlatıyor :
“27 Aralık 1919’da, yiğit Ankaralılar, Kızılyokuş’tan eskimiş bir otomobil içinden inen bir çift gök rengi gözün derinliklerinde vatan ufuklarından esaret bulutlarının dağılışını görmüşler, yurdun kurtuluşuna inanmışlar ve onu ebedi reis tanımışlardı.
Yassı bir deri kalpağın altında zayıf bir yüz, kaç ay, kaç yıl ve yıllar milleti için rahat nedir görmemiş çelikleşmiş, sarı bir çehre ve içe işleyen sıcak bir bakış. Boz palto altında sivil bir yol elbisesi kumandanca bir yürüyüş. Mustafa Kemal Ankara’ya böyle gelmişti.”
Atatürk’ün Ankara’ya gelişi, Kurtuluş Savaşı dönemindeki en önemli olaylardan biridir. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu Türk ordusunun kurulup hazırlanması çalışmaları Ankara’da yapıldı. Ankara milli mücadelenin merkezi haline geldi. Kısaca Ankara o günlerde başkentlik görevini üstlenmiş oluyordu.
Yazan --> Ayşe Nur KARA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)