22 Temmuz 2013 Pazartesi

Moğolistan’dan Yeni Abideler





 Moğolistan’daki runik harfli Eski Türk Yazıtları’nın çözülüşünün 120. yılında konuyla ilgili yeni yeni belgelerin, abidelerin bulunması sürüyor. Bunlardan ilki 4-5 yıl evvel Moğolistan’da bir çalgı aletinin (Mo. morin huur) üzerinde runik harfli kısa bir metnin bulunmasıydı ki bu konuda P. ZIEME’nin iki ayrı çalışması vardır. Diğeri ise bu yılın Nisan ayında Çin’in Xi’an (Şian) şehrinde bir Uygur şehzadesine ait mezar yazıtının bulunmasıdır (eski tabirle “kitabe-i seng-i mezar”; bu konuda C. ALYILMAZ’ın Teke dergisinde, 2013’te çalışması vardır). Bunlardan başka Çin, Kazakistan ve Almanya’dan arkeologların Moğolistan’da konuyla ilgili alan araştırmaları sürmektedir. Bu çalışmaların semeresi olarak önümüzdeki günlerde, yıllarda Türk ve Uygur Hakanlıklarından kalma yeni yazıtların çıkacağını umut ediyoruz.

         Bu iki sevindirici keşfin arkasından çok daha fazla sevindirici bir başka haber bugünlerde geldi. Japon araştırmacıların Asahi Şimbun (朝日新聞) gazetesinde Temmuz'un 17'sinde yayımlanan kısa açıklamalarına göre, araştırmalarının bu yılki çalışmaları sonuç vermiş ve Temmuz'un 6'sında, Ulanbator’un 400 km. güneydoğusunda, Delgerhaan (Дэлгэрхаан) dağı yakınlarında 3 ve 4 metre yüksekliklerinde iki adet abide bulmuşlardır. 20 satır metin içeren yazıtta (yazıtlarda?) toplam 2832 “işaret” vardır.


         Bu yazıtların kalıplarının alınması ve yayımlanmasıyla konuyla ilgili çalışmalar başlayacak, eski Türk dili ve tarihiyle ilgili bilgilerimiz de artacak ve zenginleşecektir. Şu an bize düşen heyecanla Japon araştırmacıların çalışmalarının sonucunu beklemek, mümkünse ilgili bölgeye bir araştırma seferi düzenlemektir.

Prof. Dr. Mehmet ÖLMEZ 


Kaynak --> http://www.tdk.gov.tr




Padişahım Çok Yaşa





      Osmanlı Bahriye(denizcilik) Mektebi öğrencilerinin Kağıthane pikniğinde '' Padişahım çok yaşa !! yazısı ile '' hilal ve gemi çapası '' şeklinde verdikleri poz, 1893












21 Temmuz 2013 Pazar

Son Sefarad



Kitap--> Son Sefarad

Yazar--> Beyazıt Akman

Tanıtımdan:

Yıl 1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor. Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı Sultanı hariç...

Endülüs’teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif’in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karşı karşıya kalır...

Granada İslam İmparatorluğu’nun çökmesiyle birlikte Katolik Avrupa’nın önündeki tek engel artık Sefaradlar, yani Endülüs Yahudileridir. Engizisyon her gün binlerce kitap yakmakta ve tarihin en büyük barbarlık suçunu işlemek üzeredir. İnancını saklamak zorunda kalan yüzbinlerce Yahudi’den biri olan David Marrano, Endülüs’ün eski kültürünü devam ettirmeye çalışırak gizlice İbranice ve Arapça kitaplar çoğaltır. Ne var ki, Engizisyon, David’in ve aşkı Esther’in de izini bulmuştur.

İspanyol denizci Kristof Kolombus ise kütüphane yağmalarından ele geçirdiği haritalar ve zindanlara atılan Müslüman ve Yahudilerden kurduğu mürettebatla dünya tarihini değiştirecek bir keşfin eşiğindedir.
Kara Davud İspanya’daki tüm bu gelişmeleri yıllarca payitahta rapor etmiştir. Sultan Bayezid, böylelikle tarihin en büyük kurtarma operasyonlarından birini başlatacaktır. Ancak Akdeniz’deki Haçlı korsanları ve İspanya’daki Katolik şövalyeler bu görevi imkansız hale getirecektir...

Davud’un sır dolu geçmişi, kitap avcısı Santiago’nun iç çatışması ve hattat genç Bayezid’in kendi nefsi ile olan savaşı romanın ana izleklerini oluştururken Türk denizcileri Kemal ve Burak Reisler ile genç Piri Reis de bu epiğin diğer renkli karakterleri.

Beyazıt Akman’ın Fatih’i anlatan ilk romanı Dünyanın İlk Günü büyük beğeni toplamış, tarihi yapımlara ilham kaynağı olmuştu. Amerika’da dünya edebiyatı profesörlüğü yapan genç yazarın bu ikinci romanı Son Sefarad hem Endülüs’e yakılan bir ağıt, hem de 21. yüzyılda bile eksikliği hissedilen bir insanlık dersi sunuyor.
Ezberleri yeniden bozmaya ve Atlas Okyanusu’ndan Akdeniz’e uzanan film tadında soluk soluğa bir maceraya daha hazır olun...


17 Temmuz 2013 Çarşamba

Fossati Kardeşler ve Ayasofya








     Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki en önemli restorasyonlarından biri sultan Abdülmecid’in emriyle İsviçre İtalyanı olan Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’nin (Fossati Kardeşler) nezaretinde 1847 ile 1849 yılları arasında yapılmıştır.[1]

Fossati kardeşler, kubbe, tonoz ve sütunları sağlamlaştırmış ve Ayasofya'nın iç ve dış dekorasyonunu yeniden elden geçirmişlerdir. Üst kattaki galeri mozaiklerinin bir kısmı temizlenmiş, çok tahrip olanları ise sıvayla kaplanmış ve altta kalan mozaik motifleri bu sıva üzerine resmedilmiştir.

[1] Santa Sofia, Revak, 2002, İstanbul.








1 Temmuz 2013 Pazartesi

Osmanlı Madalya ve Teşekkürnamesi






     1885'te Osmanlı Devleti Tarafından Osmanlı ve Norveç Arasında Kıymetli Posta Taşıyan H.J Hengelsen adlı Norveçli Denizciye Verilen Osmanlı Madalya ve Teşekkürnamesi, Bergen Müzesi, Norveç.